-->

28 Mart 2016 Pazartesi

KINGDOM COME: DELIVERANCE'IN OYUNCULARI HEYECANLANDIRACAK 7 ÖZELLİĞİ


Mehgan Sullivan, detayları ile dikkat çeken Kingdom Come: Deliverance'ı erkenden deneme şansını yakaladı ve deneyimlerini bizlerle paylaşarak bu yıl içinde piyasaya çıkması beklenen oyunda nelerle karşılaşacağımıza ışık tuttu.
Meghan'a göre eğer Skyrim ve Witcher gibi RPG türündeki oyunları seviyorsanız, Kingdom Come: Deliverance yeni aşkınız olabilir.
1403'ün Bohemya'sında geçen oyun etkileyici, detaylı ve gerçekten de büyük. 16 kilometrekarelik bir haritaya yayılacak olan maceramızda birçok detayı ile oldukça gerçekçi bir Orta Çağ Avrupa'sı yaratılmış. Bir demircinin oğlu (Henry) olarak başladığımız ve kaçırılan kralımızı kurtarmak ile görevlendirileceğimiz oyunun bizleri heyecanlandırmak için 7 güzel sebebi var.

Tarihin bir parçası olun

Eğer Orta Çağ Avrupa'sında yaşamak nasıl olurdu diye merek ediyorsanız, aradığınız lezzeti Kindom Come: Deliverance'ta bulacaksınız. Geliştirici stüdyo Warhorse, ayakları yere basan bir RPG yaratmak için bu oyunda büyü ya da ejderha gibi ögeleri kullanmamış. Ayrıca Kingdom'da gerçek, tarihsel olayların yeniden canlandırılmasına tanık oluyoruz. Mesela kralımız Wenceslas IV'ün kardeşi Sigismund tarafından kaçırılması gibi.
Ayrıca Warhorse, oyundaki gerçekçiliği olabildiğince yüksek tutmak için bir tarihçi, bir sanat uzmanı ve Orta Çağ Avrupa'sı dövüş sanatları konusunda ders veren hocalar tutmuş. Böylece Orta Çağ yaşam ve savaş tarzı, gerçek hayata olabildiğince uygun şekilde oyuna aktarılmış.
"Deliverance'in eğitici olduğunu söyleyemem. Fakat o zamanki hayatı, nasıl yaşadıklarını ve iç savaş sırasında orada bulunmanın nasıl olduğunu elimizden geldiğince iyi şekilde yansıtmak istedik." - Warhorse'tan Toby Stolz

Oyun bayağı büyük!

The Witcher 3 ve Skyrim gibi Delivetance'in de haritası oldukça büyük. Oynadığımız demoda 16 kilometrekarelik haritada gezerken yemyeşil bir orman, birkaç kasaba ve Tomburg kalesinin etkileyici duvarlarını gördük.
Warhorse, kaleleri ve kasabaları gezerek ya da etrafı keşfederek saatlerinizi geçireceğiniz bu devasa haritayı hazırlarken de yine oldukça titiz davranmış. Haritanın gerçeğe uygun olması için uydu görüntülerinden faydalanılmış ve denk geleceğiniz evler ya da diğer yapıların mimarisi için müze ve üniversitelerle görüşülmüş.
Hatta Stolz'un söylediklerine göre o binalarda yaşayan NPC'ler bile gerçek hayata sadık kalınarak yapılmış. Tarih kitapları ve kayıtlar araştırılmış, NPC'ler zamanında orada yaşayan insanlar baz alınarak yaratılmış. (etkileyici değil mi?)

Namınız yürüsün...

Kingdom Come: Deliverance, gerçek olaylar üzerinden giden bir oyun olduğu için hikayeyi ciddi şekilde değiştirecek kararlar alamıyorsunuz. Fakat oyunun 'itibar' sistemi sayesinde tarihin Henry'yi nasıl göreceğini, anacağını belirleyebiliyorsunuz.
Oyundaki itibar sistemi, NPC'lerin size yardım edip etmemeleri ya da baltalarını kafanıza indirip indirmemeleri gibi seçimler yapmalarını sağlıyor.
Oyunda iyi çocuğu oynadıka namınız giderek yayılıyor ve karşılaştığınız NPC'ler size yardım etme ya da sırlarını paylaşma gibi konularda daha gönüllü davranmalarını sağlıyor. Tabii bunun tam aksini yapıp, çalıp çırparak ya da masumlara zarar vererek kötü adam da olabilirsiniz. Fakat bu durumda bölge sakinlerinin ellerine geçirdikleri her şeyle peşinize düşmesi gibi bir duruma da hazırlıklı olmalısınız.
Yani bu oyunda davranışlarınız kim olduğunuzu belirliyor ve oyun adamına göre muamele yapıyor.

Her NPC'nin bir önemi var

Bu oyundaki NPC'ler etrafta dolaşan içi boş kuklalar değiller. Aksine, kendileri oyunun hikayesine ve görevlerinize ciddi katkılarda bulunabiliyorlar.
Ayrıca NPC'lerin size karşı tutumu yaptıklarınız, söyledikleriniz hatta giydiklerinize göre değişiyor. Mesela birini etkilemek istiyorsanız güzel kıyafetler giymelisiniz. Ayrıca etrafta kana bulanmış bir kılıç ve zırhla gezerken rastladığınız kişiler sizinle kapışma konusunda iki kez düşünüyorlar.
Neyseki Deliverance'in NPC'leri uzun uzun ve boş muhabbetlere girmiyorlar. Genelde söyleyecekleri bir şey varsa bu önemli bir konu hakkında oluyor. Bu yüzden kendileri ile teker teker konuşmak için geçerli bir sebebiniz oluyor. Bunun yanı sıra konuşma esnasındaki tavrınız NPC'leri etkileyebiliyor.
Genelde NPC'lerin takınacağı tavır belli olmuyor. Fakat konuşma sırasında saçma sapan cevaplar verir ya da alakasız şeyler söylerseniz sizinle konuşmayı kesiyorlar. Ki, bu durumda bitirmeye çalıştığınız görevinizde başarısız olabiliyorsunuz. Çünkü o görevi tamamlamak için yardım almanız gereken kişi artık sizinle muhatap olmuyor, böylece ilerleyişiniz de durmuş oluyor.
Yok ben agresif konuşurum diyorsanız bu sefer de işin içine yumruklar girebiliyor.

Yetenekler

Karakterimiz yani Henry; ne doğuştan bir savaşçı, ne de yetenekli bir taktisyen. Bunları bırakın, kendisi okur yazar bile değil. Fakat oyuna tertemiz bir sayfa ile başlamak oyunculara nasıl bir kahraman ya da kötü adam yaratacakları konusunda büyük özgürlük tanıyor.
Kingdom Come: Deliverance'te karakter sınıfı diye bir şey yok. Yani Skyrim'de olduğu gibi eğer bir konuda iyi olmak, gelişmek istiyorsanız onun üzerine gitmelisiniz.
Mesela kılıç kullandıkça karakterinizin kılıç kullanma yeteneği gelişiyor, manastıra gidip eğitim alarak okur yazar olabiliyorsunuz ve etrafta sinsin sinsi dolaşarak gizlilik yeteneğinizi geliştirebiliyorsunuz.
Stolz burada ufak ufak gülerek bir hatırlatma yapıyor:
"Metalden yapılmış set zırh giyerek gizli gizli ilerlemeye çalışmayın. Çünkü NPC'ler hem parıldayan zırhınızı görecek, hem de sesini duyacaktır. E, bu da başınıza bela almak anlamına geliyor."
Ayrıca yeteneklerinizi kullanabileceğiniz farklı yerler de olabiliyor. Mesela okur yazar olmak sadece elinize geçen mektup ya da mesajlarda ne yazdığına göz atmanıza yaramıyor. Okur yazar olarak bölgede yaşayan ve farklı memleketlerden gelen düşmanlarınızın dilini de öğrenebiliyorsunuz. Ki, karşınıza ne çıkacağı belli olmayan bir macerada oldukça işinize yarayacak bir şey.

Hakkınızı koruyun

Konuşma yeteneğiniz önemli. Fakat bazen an geliyor, yumruklarınızla konuşmanız gerekebiliyor. Deliverance'in dövüş sistemi Orta Çağ çarpışmalarının simülasyonu olarak hazırlanmış. Ki, oyunda geçirdiğim vakit ve edindiğim deneyime dayanarak kesinlikle o şekilde hissettirdiğini de söyleyebilirim.
Deliverance'de kılıcınızı deli gibi savurarak önünüze çıkan her şeye bir tane yapıştırdığınızda sonuca ulaşamıyorsunuz. Düşmanınızın giydiği zırha göre silah seçmeli ve hareket etmeli, gelen saldırıları bloklamayı ve sıyrılmayı öğrenmeli, gücünüzü çarpışmanın sonuna kadar idareli kullanmalı, düşmanınızın zayıf noktalarını belirleyip oraya çalışmalısınız.
Böyle deyince biraz karmaşık ya da 'çok iş' gibi gözükebilir. Fakat Warhorse, bu sistemin oyunculara çok daha doyurucu bir deneyim yaşatmasını umuyor.

Kale Kuşatmaları

Deliverance'in en umut vadeden özelliklerinden biri ise oyuncuya Orta Çağ kuşatmalarını ilk elden tecrübe etme imkanı sunuyor olması.
Oyundaki birçok savaş, çarpışma durumda olduğu gibi kale kuşatmalarında da olaya birden fazla şekilde yaklaşabilecek ve kendi kararlarınızı alabileceksiniz.
Mesela kalenin ya da kuşatma yapılan bölgenin kapısını koç başı ile kırabilir, mancınıklarla duvarları dövebilir, merdiven kullanarak surların üzerine çıkıp dahil olduğunuz birliğe kapıları açabilir ya da hiçbir şey yapmadan bekleyebilirsiniz.
Evet, hiçbir şey yapmadan bekleyebilirsiniz. Çünkü oyun sizi beklemiyor ve hayat akmaya devam ediyor. Arkanıza yaslanıp izlediğiniz bir savaş, kuşatma sizin ya da karşı tarafın galibiyeti veya mağlubiyeti ile sonuçlanabilir. Fakat çarpışmaya katılıp bir şeyleri değiştirme seçeneği her zaman sizin elinizde.
Deliverance, oyuncuya tanıdığı özgürlük, detaylı dünyası ve keşfetme gibi özellekleriyle oldukça iyi bir RPG'ye dönüşme yolunda ilerliyor. Büyük umut veren bu oyunun son halini oldukça merak ediyoruz.

This post have 0 [blogger]


EmoticonEmoticon

Next article Next Post
Previous article Previous Post

Advertisement

recentcommentslide