-->

13 Mayıs 2016 Cuma

A HOLOGRAM FOR THE KİNG FİLM İNCELEME







A HOLOGRAM FOR THE KİNG - FİLM ELEŞTİRİSİ

Koş Lola Koş ve Koku: Bir Katilin Hikayesi filmleriyle tanınan Alman yönetmen Tom Tykwer, en son 2012’de Wachowskiler ile birlikte yönettiği Cloud Atlas filmiyle karşımıza çıkmıştı. 4 yıllık aradan sonra Dave Eggers’ın “A Hologram for the King” romanını beyazperdeye uyarlayan Tykwer, sessiz sedasız kotardığı bu filminde yine Cloud Atlas’ta olduğu gibi Tom Hanks’le çalışıyor.
2010 yılındaki ekonomik kriz sonrasında boşanan, işini ve hayatının anlamını kaybeden, kızına üniversitede okuyup iyi bir yaşam sağlaması için söz veren Alan Clay’in iş için gittiği Suudi Arabistan’da hayatına yön vermesini ele alan film, mizahi yönüyle öne çıkan hafif bir “kendini bulma” öyküsü.




Bugüne kadar Koş Lola Koş, Koku, Cloud Atlas, Drei, Heaven ve The International gibi filmleriyle hafızalarda iz bırakacak yapımlara imza atan Tykwer’in filmografisi içerisinde A Hologram for the King’in en zayıf halka olduğunu söylemek pek de yanlış olmayacaktır. Zira, Tykwer ve Hanks’in okuyunca çok heyecanlandıkları ve kesinlikle filme çekilmesine karar verdikleri hikayenin Cloud Atlas ya da Perfume: The Story of a Murderer gibi yenilikçi ya da çarpıcı bir yönü olduğunu söylemek zor.
A Hologram for the King’in esasında sinematografik anlamda bir sorunu yok. Tykwer’in bugüne kadarki tüm filmlerinin görüntü yönetmenliğini yapan Frank Griebe tarafından gayet temiz çekilmiş. Fakat Suudi Arabistan kralına hologram telekonferans sistemini tanıtarak satmak için uğraşan ve bu esnada ülkedeki dini gelenekler, oldukça ağır ilerleyen bürokrasi işleyişi, sırtında çıkan bir beze, Danimarkalı bir kadın ve Arabistanlı bir kadın doktor arasında kalan Clay’in hayatında pek ilgi çekici bir manevra olduğunu söylemek mümkün değil. Arabistan çöllerinde Amerikan rüyası peşinde koşan bir adamın hikayesini anlatıyorken birden farklı inanç ve kültürlere sahip iki insanın aşk hikayesine doğru evrilmesinin tuhaf durduğu bir gerçek.




Tykwer’ın politik açıdan doğru bir film çekebilmek için Suudi Arabistan’ı “her şeyin yavaş ilerlemesi ve belirsiz oluşu” haricinde neredeyse sempatik bir ülke olarak göstermesi ise kuşkusuz filmin en gülünç tarafı. Clay’in her otele girdiğinde resepsiyonist tarafından “Welcome to Hyatt Jeddah” repliğiyle karşılanmasını bir komedi unsuru olarak kullanan film, özellikle gizli kapılar ardındaki bol içkili partileri ve Arabistanlı bir kadın doktorun yabancı bir adama karşı fazla rahat tavırları (bknz: Arabistan’da çırılçıplak denize girmek!) gibi sahneleriyle Batılı bir gözden Orta Doğu’ya bakılması sorunsalından muzdarip.
Özellikle geçen yıl Deniz Gamze Ergüven’in Mustang filmi konusunda Türkiye’de yaşayanların “anlatılan şeyler bu ülkede yaşanıyor ama bu şekilde değil” itirazlarının Amerikalılar için bir anlam ifade etmemesi burada da geçerli. A Hologram for the King’i izleyen Amerikalıların kendi gözlükleriyle kuşkusuz bu sahnelere bir itirazı olmayacaktır ama bir de bunu Araplara sormak lazım. Belki de Tykwer tıpkı Ergüven gibi “Ben bir masal anlattım” demeyi tercih eder, kim bilir!
  • +Görsel açıdan temiz çekilmiş
  • +Tom Hanks performansıyla çabalıyor

  • -Tom Tykwer'ın en zayıf filmi
  • -Batılı gözüyle Orta Doğu'ya bakış
  • -Çeşitli inandırıcılık sorunları
  • -Tom Hanks'in sırtındaki beze!


[review] [content title="1FilmDizi.Blogspot.Com.Tr" label="İdare Eder !"]A Hologram for the King, Tom Tykwer'ın filmografisinin en alt sırasına yerleşirken hem hikayesinde etkileyici bir odak noktası bulmakta zorlanıyor hem de Batılı gözüyle Orta Doğu'ya bakmanın inandırıcılık sorunlarıyla uğraşıyor.[/content] [item value="6"]Seneryo[/item] [item value="8"]Görsel[/item] [item value="8"]Ses[/item] [item value="6"]Oyunculuk[/item] [item value="7"]Site Puanı[/item] [/review]

This post have 0 [blogger]


EmoticonEmoticon

Next article Next Post
Previous article Previous Post

Advertisement

recentcommentslide