-->

10 Nisan 2016 Pazar

Büyüklere Masallar İncelemesi!


Çizgi roman ve karikatürle ilgilenen kişilerle sohbet ederseniz ortamda dönen başlıca muhabbetlerden biri en sevdiğiniz yerli çizerin kim olduğudur. Senelerdir benim için bu sorunun yanıtı hiç değişmedi: M.K. Perker(Kutlukhan Perker). Bunun benim açımdan belli başlı birkaç sebebi var elbette. Bazı çizerler yüz ayrıntılarına dikkat ederken, bazıları panelin genel havasını daha önemli tutarlar. Eğer vermek istedikleri mesaj yerine ulaşıyorsa bu onlar için yeterlidir. Bana göre Perker’in çizim yaparken boşladığı hiçbir ayrıntı bulunmuyor, hem karakterler hem de mekandaki diğer objeler en ince detayına kadar resmediliyor. Üstelik bunu yaparken kendisine has müthiş bir özgünlükle gerçekleştiriyor. Eğer çizimlerine aşinaysanız ona ait bir karikatür gördüğünüzde ‘’İşte bu Perker’in eseri’’ dememe ihtimaliniz bulunmuyor.
1
Sanırım kendisinin yurtdışında en çok tanınan çizerimiz olduğunu söylersek yanılmayız. Türkiye’de birçok gazetede yer aldıktan sonra ABD’ye yerlerşen Kutlukhan Perker, orada New York Times, Washington Post, Wall Street Journal, New Yorker, Progressive, MAD ve Heavy Metal gibi ünlü firmalarda çalıştı. Ancak onu çizgi roman sektörü için ünlü yapan asıl işleri Cairo (DC Comics / Vertigo), Air (DC Comics / Vertigo), Todd (Image Comics) ve Insomnia Cafe (Dark Horse) oldu.Society of Illustrators’ın ilk ve tek Türk üyesi olan Perker, kurucularından olduğu Karakarga Yayınları ile ülkemizdeki en yeni çizgi roman yayınevinin başında bulunuyor ve alternatif hikayeleri bizlerle buluşturmaya devam ediyor. Yayınevinin çıkardığı ilk kitaplardan olan Ghost World’ü geçtiğimiz günlerde incelemiştik, şimdiyse sıra bizzat kendisine ait olan Büyüklere Masallar’da.
5
Öncelikle isterseniz kitabın görünümünden başlayalım. Büyüklere Masallar isminden de anlaşılabileceği gibi aslında bir masal kitabı. Zaten güzel bir isme sahipken kitabı okuduktan sonra ne kadar doğru bir başlığın seçildiğini bir kez daha anlıyorsunuz. Kitabın boyutu alıştığımız çizgi romanlara göre biraz daha küçük, bunun nedeni de bir sayfaya 6 kare yerleştirilmek istenmesi. Bu bakımdan oldukça yerinde bir tercih olduğu söylenebilir. Ön ve arka kapaktaki resim seçimleri ve renklendirme bir o kadar muazzam. Adeta kitapçıda gördüğünüzde ister istemez elinizin gidip inceleyeceğiniz bir tasarım olmuş. Kitabın sert kapak basılması da bir başka önemli nokta. Hem görüntü açısından hem de uzun yıllar saklamayı düşünüyorsanız daha güvenli olacağından sert kapak tercihi çok doğru olmuş. Maalesef kitaplar sert kapak basıldığında maliyetleri arttığından dolayı yayınevleri bunu pek tercih edemiyor ama umarım ileride satışlar daha da arttığında bütün çizgi romanlara bu şekilde sahip olabileceğiz. Kitap kuşe kağıda basılı değil, bu durumun beni bir nebze hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebilirim ancak bunun nedeni kişisel olarak kuşe kağıdı daha çok seviyor olmam. Eğer sizin böyle bir derdiniz yoksa bu duruma çok da takılmayacaksınızdır.
3
Kitap 72 sayfa ve içerisinde 29 kısa öykü bulunuyor. Öykülerin büyük bir çoğunluğu 2 sayfa sürerken bazılarında uzunluğun 3-4 sayfaya kadar çıktığı gözlenebilir. Bir sayfada 6 kare olduğundan genel olarak 12 karelik öykülerle karşı karşıyayız. Bu hikayeler birbirinden tamamen bağımsız durumdalar, yani bir süreklilik beklemeyin. Hikayelerin dili tam olarak eski tarz masallara uygun olarak oluşturulmuş. Günümüzde pek de kullanılmayan ama hepimizin aşina olduğu bazı kelimeler sayfalarda kendine yer ediniyor. Kısalık sebebiyle maceraların bir temelleri ya da öncülleri bulunmuyor, anlatmak istedikleri meseleyi sert bir şekilde yüzümüze vuruyorlar. Aslında tam da bir masal kitabına uygun olarak hepsinin vermek istedikleri bir ders var ve bunlar tamamen yetişkinler için. Hikayelerdeki meselelerin kaynağı direkt olarak toplumun kendisi. Kitapta içimizdeki insanları görüyorsunuz ve başlarına gelen olaylar yarın bir gün bizimde başımıza gelebilir (Tabii aralardaki olağanüstü olayları saymazsak). Doğrudan kendimizi görebiliyor olmamız aslında yüzümüzde hafif bir gülümseme oluştursa da bu durum hikayeden hikayeye değişiyor. Bazıları oldukça sevimliyken bazıları hüzün barındırıyor. Ama genel olarak hepsi ağzımızda acı tatlı bir lezzet bırakıyor. İnsanların günahları, mutlulukları, karamsarlıkları, hüzünleri bu sayfalarda canlanırken bütün insani duyguları bir kitaba sığdıran Perker’in başarısını ağzımız açık takip ediyoruz.
Bu kitap bir oturuşta bitirdiğiniz süper kahraman çizgi romanlarından oldukça farklı ve kendinizi hepsini okumam gerek diyerek şartlandırmamalısınız. Bana göre her seferinde 2-3 hikaye okuyun ve bunları sindirmeye çalışın, üzerinde düşünün. Anlayacaksınız ki bu kitapta hayattan alabileceğiniz derslerin kısa bir özeti bulunuyor.

This post have 0 [blogger]


EmoticonEmoticon

Next article Next Post
Previous article Previous Post

Advertisement

recentcommentslide