Tüm konut piyasası 2008 yılında bir anda çökünce ve milyonlarca insan işsiz kalıp hatta evinden mahrum olunca herkes geçmişe bakıp “Nasıl buraya geldik?” diye sordu. Bu bariz olduğu halde umursanmamış devasa açığı ise her şey çökmeden önce farkeden beş kişi bundan milyonlarca dolar kâr sağladı. Big Short ise onların hikayesini anlatan, Brad Pitt’ten Christian Bale’a kadar yıldızlar geçidi denilebilecek bir kadroyla ve oldukça sağlam yazılmış senaryosuyla oldukça enerjik ve başarılı bir film.
Atılgan Jared Vennett, zeki Michael Burry, asabi Mark Baum, azimli Charlie Geller ve Jaime Shipley ve tecrübeli Ben Rickert. Big Short, bu beş kişinin konut piyasasının çöküşüne dair bahis yapmalarını yani finans dalındaki terimsel karşılığı ile yılların en güçlü piyasasına karşı “kısa pozisyon almalarını” bol bol popüler kültür göndermeleriyle, “dördüncü duvar kırma”yla, zekice iğnelemelerle,harika oyunculuklarla belgeselvari bir havada anlatıyor. Esasında oldukça ciddi bir konuyu ele alan Big Short çok doğru yaparak daha fazla izleyici alabilmek uğruna filmin senaryosunu kolaylaştırmaktan kaçınmış. Film CDO’lardan CDS’lere kadar oldukça kompleks finansal terimler içeriyor. Yine de Big Short, canınız sıkılınca açıp izleyeceğiniz eğlencelik bir film olmaktan oldukça uzak. Her ne kadar film bu terimlerin büyük bir kısmını oldukça kolaylaştırarak, harika sembollerle, birbirinden ünlü konuk oyuncuların ağzından anlatsa da finansal terimlere yabancıysanız filmden zevk almanız oldukça zor. Ancak finansal konulara ilginiz varsa piyasada bu anlamda Big Short’un karşısına çıkacak bir film yok bile denilebilir. Film, krizi ve nedenlerini oldukça başarılı bir şekilde yansıtmayı başarmış. Sinema salonundan çıkarken kendinizi kapitalizm hakkında derin derin düşünürken bulmanız oldukça muhtemel. Bu nedenlerle, filmin yazım olarak oldukça başarılı olduğunu düşünüyorum.
Film, izleyici karşısına dört dörtlük bir oyuncu kadrosuyla çıkıyor. Başrollerde John Magaro,Finn Wittrock,Brad Pitt ve Ryan Gosling oldukça iyi performans sergilerken filmin bu departmandaki en büyük kozları açıkça Christian Bale’in Dr. Burry ve Steve Carell’in Mark Baum performansları. Hani mehşur bir klişe vardır ya, “bu rol için yaratılmış” diye? Her ne kadar bu kalıptan hoşlanmasam da performanslarını daha iyi betimlemenin bir yolunu bulamadım. Adam McKay’in yönetmenliğini ise tek kelimeyle “enerjik” olarak nitelendirebilirim. Araya sıkıştırılmış dönem göndermeleri, hareketli soundtracki ve ani geçişleri ile senaryoyu olabilecek en iyi şekilde beyaz perdeye aktarmış. Bunun gibi riskli bir senaryodan başka bir yönetmen çok daha ağır bir film çıkartabilirdi ancak bu haliyle Big Short, terim engelini aşabilen izleyiciler için oldukça sürükleyici bir film olmuş.
Big Short bittiğinde ve perdede Led Zeppelin’in ikonik “When The Leeves Break” şarkısıyla birlikte credits akarken dünyanın geleceğine ilişkin korkum bir yana hayranlıkla çıktım salondan. Big Short hedeflediği şeyi tam on ikiden vuran,muhteşem bir film olmuş. Benim için 2016’nın Oscar Ödülleri’nde en iyi filmi ödülüne adaydı. Senaryo,oyunculuklar,yönetmenlik, her şey en üst seviyede. Herkesin izlemesi gereken bir film diyemem ne yazık ki ancak bu konuyla ilgililerin kaçırırsa oldukça üzüleceklerine eminim.
[youtube src="vgqG3ITMv1Q"][/youtube]
This post have 0 [blogger]
EmoticonEmoticon